Dolu dizgin giden hayat nehrine bazen
öyle bir dalarız ki bahtiyarlığı kendi içimizin dışında aramaya başlarız. Maddi
varlıkların veya gücün peşinde koşarken kendi kişiliğimize ait donelerden de
uzaklaşmaya başlarız. Zira malına mülküne
kıymet veren, kişiliğini ucuzlatır.
Maddi ölçüde sıkleti olan insanlar
parayı bulunca içindeki kişiliklerini kefaletle serbest bırakırlar. 'Para her şeydir' anlayışındakiler para için her şeyi yapmaktan kaçınmazlar.
Maddi
eksende aranan mutluluk kapsülü, kırılmaya mahkum cam parçacıklarından öteye
gitmez. Kendimizden uzaklaştıkça mutluluğu arama telaşında hiçbir şey yeterli
gelmez daha da mutsuz oluruz. Bilinmeli ki insanların mutsuzluğu hayat şartlarından
dolayı değil, şartlara göre hareketini bilmediğinden ileri gelmektedir.
Bütün mutsuzluklar yokluktan değil,
çokluktan ileri gelir. Hayatın en büyük
trajedisi yoksulluk değil, doyumsuzluktur. Günümüz ekseninde maddi doyuma
kilitlenmiş yığınların fakirlik korkusunu anlamak bu çerçevede çok güç olsa gerek.Kendileri
zengin olup da mâhiyeten fakir olan nice insanlar mevcuttur. Zira fakir insan,
malı az olan değil arzuları çok olan kimselerdir.
Yörüngesinden çıkan
her arzunun gözü kördür.Arzular tiryakiliğe evrildiği vakit ise, önüne geçilmez
bir kuvvet halinde insana telkinât vermeye başlar. O öyle bir telkin ki insanın
en ehem hasselerinin yüz üstü kalmasına neden olur.Geriye doğru nazar
ettiğimizde, arzularımızın ve tiryakiliklerimizin bize neler yaptırdığı
tahayyül edildiğinde işin ciddiyeti daha iyi anlaşılacaktır.
Mezun bir öğrencimin
velisine yaptığım ziyarette, hal hatır muhabbetinden sonra;
'Öğrencimiz,
mahdumunuz nasıllar? dedim.
Veli;
'Durumu iyi,
evlendi,krediyle bir ev aldı, altında da arabası var.Daha ne olsun be hocam!'
cevabını verdi.
Başımdan kaynar sular
döküldü desem yeridir.Amacım üniversiteyi de bitiren öğrencimin hayat
dantelasını örgülerken mutlu mu?Sağlık sıhhati yerinde mi? Âkıbet endişesi
taşıyan bir hayat ve o hayata kol kanat olmuş mutlu bir izdivacı var mı? Yaşam
ideali açısından neler yapıyor? sorularına yanıt aramaktı...
0 comments:
Post a Comment