Sunday, February 5, 2017

Tarihsel Kimyamızın İçindeki Tekamül Eğitimi

kafa ve kalp mutluluğu
Tekamül Eğitimi
Tarihsel kimyamızda yer alan tekâmül eğitimi günümüzde niçin önem arz etmektedir acaba? 

Zimamı elinde bulunduran nâdide milletimizin ufkunda gaye 'insan' olmakla birlikte gâyet'ül gâyesi de 'insaniyet-i kübrayı' yakalamaktır. 

Kafa - kalp bütünlüğünün sağlandığı tekâmül eğitimiyle  dırahşan çehreli evlatlar bu sayede iki kanatlı kuş misali yetişme şansına da sahip olacaklardır.

Bu nedenle günümüzde insana bahşedilen donanımın kazınımının kafa ve kalp izdivacının sağlandığı bir eğitim metodolojisiyle gerçekleşeceği aşikardır. Kalbî hayatın zaafa dûçâr olmadan sadece dünyaya dönük bir tâlim ve tahsille yetinmeyip uhrevî pencerenin de her dâim çocuk ruhunda diri tutulması gerekmektedir. Zira bugün çocuklarımızı bekleyen tehlikelerin başında onların mâneviyattan uzak yetiştirilmeleri gelmektedir. 

Günümüzde  elinde diploma tomarları ile karşı karşıya kaldığımız gençlerle alakalı toplumda nesil enkâzının sayısız hazin misâlleri vardır. Ahlak zedelenmesi yaşandığı günümüzde çocuklarımızın sînelerine îman ve Efendimiz(sallallahu aleyhi vesellem)'in yüce ahlâkının kalplerde otağı kurmasıyla hakiki manada gelecek nesillere miras sunulmuş olacaktır.

Duygulardan mahrûmiyete sebep olmadan hakiki vicdan ufkununu yakalamanın ifadesini, İstiklâl şâirimiz Mehmet Âkif şu şekilde beyan eder;
"Îmandır o cevher ki, ilâhî, ne büyüktür,
Îmansız olan paslı yürek sînede yüktür".

Asr-ı cehalet devrinde Arap toplumu, bugün bile anlatılırken tüyleri diken diken eden cahiliyye gayyasının içinde yüzmekteydi. Korkunç bir karanlığın içinden muazzam bir asr-ı saadet devresine kısa zamanda geçiş kolay olmamıştır. Zira iç ve dış nûrları sönmüş bir toplulukta insan kıymetinden mevz-u bahis edilemez.

İşte o karanlık devirden bir tablo. Rûhânî aydınlıktan mahrûm olunan bu cehalet döneminde kızlar diri diri toprağa gömülür ve kendilerince kız çocuğu sahibi olmanın verdiği acziyetten kurtulduklarını zannederlerdi. Hadiseyi daha küllî bir nazarla ele alacak olursak, o karanlık devrin insanları altından kalkamayacakları bir vebalin altına girmişlerdir ama İslam fıtratı üzerine doğan her çocuk gibi o gününün kızları cennete gitmişlerdir.

1500 yıl sonrasına geldiğimiz günümüzde ise yetişkinler olarak, geleceğin imarına çalıştığımız gençlerimizin kalp ve kafa dünyalarını imar edemedik. Asr-ı cehaletteki kızlar ceseden gömülüyorlardı ancak mânen kurtuluşa ermekteydiler. Günümüz gençleri ise ceseden ölmüyor fakat kalp hayatları, uhrevi dünyaları ölmektedir. Netice olarak asr-ı cehaletin kız çocuklarının durumu mu daha ciddi, yoksa iman mahrumiyeti yaşatılan günümüz gençlerimizin  mi durumu daha ciddi?

0 comments: